5 Mayıs 2010 Çarşamba

Vintage Koltuklarımın Öncesi Ve Sonrası
















Sonunda koltuklarıma kavuştum ve sizlere büyük değişimi sunuyorum.Önceki hallerini çok detaylı çekemedim ama üçlü koltukta tıpkı tekli gibi görünüyordu tahmin edersiniz.Antikacılardan aldığım bu koltuklara yeni bir imaj kazandırdığım için çok mutluyum doğrusu.O eski hallerinden eser yok şimdi:) hatta fazlasıyla iddialı oldular.
Eh popart döşemelik arayışıma sizlerde şahit ve yardımcı oldunuz.Sizinde emeğiniz var bu cicilerde:) Ben bayıldım koltuklarıma, şimdi siz söyleyin bakalım nasıl olmuşlar, beğendiniz mi?
Evimin önceki dekorasyonu bir hayli minimalist bir tarzı yansıtıyordu ve tam olarak beni ifade ettiğini düşünmüyordum.Baştan dekore etmek istediğimi ve vintage bir stil edinmek istediğimi paylaşmıştım daha önce.Bundan sonraki her adımı yine burdan sizlerle paylaşacağım.Beraber eski mobilyalara yeni bir soluk getireceğiz.Oldukça zahmetli ve uzun bir süreç beni bekliyor.Hadi bakalım kolay gelsin..
Sevgiler ve Öpücükler....




20 Nisan 2010 Salı

Kayıp Gül (Serdar Özkan)

Uluslararası bestseller'e girerek dünya çapında bir başarıya imza atmış türk roman yazarı Serdar Özkan'ın Kayıp Gül adlı romanını elinize alır almaz bir çırpıda bitirebileceğinizi temin ederim. Kayıp gülü aramaya başlarken kendi içinize doğru bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Masal tadında, bilgece öğütler barındıran roman, zaman zaman
içinizi burkanken,kimi zaman dudaklarınıza bir tebessüm hediye ediyor. Gerçeklikle hayalleri romanında ustaca harmanlayan yazar, öyküsünde okuyucuya romantik ve ruhani bir dünyanın kapılarını aralıyor.
Hernekadar öykünün sonunu tahmin edebiliyor olsanızda tatlı sonu okumaktan kendinizi alıkoyamıyorsunuz.
Küçük Prens misali büyüklere masallar tadında yazılmış bu romanı okumaktan keyif alabileceğinizi umuyorum.
Sevgiler....

19 Nisan 2010 Pazartesi

Farklı Döşemelik Kumaşlar Vol 2


Hayır bunlar birer tablo değil, üç boyutlu baskı çalışılmış döşemelik kumaşlar. Kumaşlarımı almaya gittiğimde yeni gelen bu çalışmaları fotoğraflayıp,dekorasyonseverlerle paylaşmasam olmazdı. Özellikle oturma odalarında huzurlu ve sakin ortamlar yaratmak için bu orman temalı,doğa renklerinin ön planda olduğu kumaşlar çok işinize yarayabilir.Bu yazımdada bahsettiğim farklı zevklere hitap eden Ketenci değişik arayışlarınıza cevap olabilir.
Şahsen ben oturma odamda böyle bir konsept yaratmaya niyetlenmiş durumdayım.Sizler ne düşünüyorsunuz, evinizde bu tarz bir doğa ambiyansı oluşturmayı tercih edermiydiniz acaba?

17 Nisan 2010 Cumartesi

Kadınlar Pembeyi Erkekler Maviyi Sever. Peki Ama Neden?

Bu konu hakkında hiç düşündünüzmü bilmiyorum ama düşünmediysenizde zararı yok. Çünkü; bilim adamları sizler içinde düşünmüş ve araştırmış.
Araştırmalara göre; insanoğlunun bu renklere olan sempatisi tamamen içgüdüselmiş. Yani bir nevi ilkel dönem takıntısıda diyebiliriz:)
Şöyleki; İlk çağlarda kadınların öncelikli görevleri; meyve topalamak(pembeleşmiş,leziz,doyurucu meyveler), doğru erkeklerle eşleşmek (çalışkan, yanakları pembe,sağlıklı eşler seçmek), ve en önemliside pembe beyaz tenli,pembe yanaklı sağlıklı çocuklar dünyaya getirmekmiş.(O zamandan bu zamana biz kadınların öncelikleri pekte değişmiş görünmüyor ha ne dersiniz:)
Eh bu kadar nedende pembe rengi olumlu kategorisine almaya yeterde artar bile, yanılıyormuyum?
Gelelim erkeklere; Yine ilkel çağlarda erkeklerin öncelikli görevleri; gökyüzüne bakarak yön tayin etmek, avcılık(yine havada ve denizde) ve yine havaya bakarak tahminde bulunup,ısınma görevini gerçekleştirmekmiş. ( akılları o zamanlarda bile beş karış havadaymış farkettinizmi:)
Şaka biryana böylece denizin ve gökyüzünün renginide erkekler olumlamış ve sahiplenmiş.

İşte bilim adamları bize böyle bir açıklama getiriyor.Nasıl tatmin edici buldunuzmu? Şahsen ben pembe tutkuma bilimsel bir kılıf bulmaktan ötürü gayet mesudum, ya siz?

3 Nisan 2010 Cumartesi

Aranan Pop Art Desenli Döşemelikler Bulundu:)


























Resimlerdende göründüğü gibi çok mutluyum.Bugün bir ümitle Unkapanı İMÇ'nin yollarına düştüm.İlk iki katı gezdikten sonra,tamda umutlarım bir nebze tükenmişken, en alt kata indim ve tadaa tamda aradığım yer karşımda göründü.Ben tek bir desene bile razıyken sayısız alternatifler arasında kararsız kalmak bile zevkliydi inanın.Doğuş teks "ketenci" bütün arayışlarıma cevap verdi.Bu güzel işletme çok tatlı bir aile işletmesi.Öyle ilgili ve güleryüzlü insanlar tarafından işletiliyor ki bütün kumaşları almak istiyorsunuz.Bu alternatif zevklere hitap eden mağazanın müşterileri arasında ünlü isimlerde yer almaktaymış,Tülin şahin,Nükhet Duru gibi isimlerin beğenerek alışveriş yaptığı yerden eliniz boş çıkmanız pekte olası görünmüyor.Kalitesine tasarım olmasına rağmen ürünlerin fiyatları oldukça makul diyebilirim.Ben seçimlerimi yaptım bile..Ama sizlere söylemiyorum,süprizzz.Koltukların tasarımı bittikten sonra öncesi sonrası resimleriyle sizleri şaşırmak istiyorum doğrusu.
Burdan imç'ye gitmemi öneren Siucuğuma teşekkürü borç bilir,öpücükler yollarım..
Eğer sizde bu tarz döşemelik kumaş arayışı içindeyseniz;
Adres:İ.M.Ç 1.Blok No.1152 Unkapanı
Tel:0212 512 64 23
Ve daha fazla görsel için; Ketenci Dizayn
Ps: Uğrarsanız Duygu'nun selamı var demeyi unutmayın:)
Sevgiler....


1 Nisan 2010 Perşembe

Antika Görünümlü Tasarımlar
















































Bugün mis gibi havayı fırsat bilerek Bilgemle(dostum,çocukluk arkadaşım olur kendileri:) Üsküdar'da boğaza karşı bir kahvaltı yapmaya gittik.Güzelce karnımızı doyurup,keyif yaptıktan sonra bir Üsküdar turu yapalım dedik.Tabi şu aralar ev dekorasyonu , tasarımlar ve antikalar ilgi odağımız olduğundan ilk durağımız antikacılar sokağı oldu.Gezerken çok özel bir mekana rastladık.Antika görünümlü tasarımlar yapan çok şık bir yer burası...
Resimlerde gördüğünüz her parça mağazanın kendi tasarımı.Hatta mağaza sahibi Uğur bey marifetli ustalarının ellerinden çıkmış şahane bebek arabasının yapım aşamasının görsellerini bizimle paylaştı.Resimlerde en sonda gördüğünüz henüz bitmemiş bir çamaşır makinesi. Her bir parçayı öyle beğendikki ayrılırken aklımız orda kaldı.Orjinal ve elit zevklere hitap eden bir yer keşfettiğimiz için çok memnun olduk.Eğer yolunuz düşerse mutlaka uğrayın derim. Daha fazla bilgi,görsel ve adres için tıklayınız; Uğur Antik
ps:Mağaza sahibi Uğur Bey'e misafirperverliğinden ötürü tekrar teşekkür ederiz.



26 Mart 2010 Cuma

Persan Home Studio Döşemelik Kumaş Örnekleri

Persan Home Studio'nun modern konsepte uygun döşemeliklerinden bir kaç örnek paylaşmak istedim.Ben gezip fikir edindikçe gördüklerimi sizlerlede paylaşacağım.Koltuk döşemelerinden sıkılmış olanlara,evini yenilemek isteyenlere fikir olsun diye...
Gördüğünüz döşemeliklerin metresi yaklaşık 13 lira ile 55 lira arasında değişiyor.Evinde floral bir görüntü isteyen,pamuklu kumaş kullanmaktan hoşlananlar için çeşitli alternatifler mevcut.Tabi klasikten yana tercih kullanmak isteyenler içinde kumaş yelpazesi oldukça geniş.Eğer istediğim tarzda döşemelik araşıyımı mutlu bir şekilde sonlandıramazsam,bende floral desenlere yöneliciğim sanırım:)..İç açıcı görünüyorlar yanılıyormuyum?

16 Şubat 2010 Salı

Yahşi Batı

Bütün olumsuz eleştirilerden fazlasıyla nasibini alan "Yahşi Batı" yı izleme fırsatını sonunda bulabildim. Ve kesinlikle tüm olumsuz eleştirilere,önyargılara karşıt bir düşünce olarak filmi başarılı bulduğumu paylaşmak istiyorum.Konu sürükleyici,çekimler başarılı , oyunculuk yeterli ve espiriler dozundaydı. Ben seyirciyi anlamakta güçlük çekiyorum,sanırım söz konusu Cem Yılmaz olunca her saniye kahkahalar attıran bir film bekleniyor.Fakat bir filmin başarı kıstası komik yada eğlenceli oluşumudur?Nerde kaldı hikayesi,görsel kalitesi,oyunculuk performansı..Bunlar sadece teferruatmıdır?Sürekli şaka yapan adam, komik adam olmanın handikapı bu olsa gerek!Film fazlasıyla komik değilse başarısız damgasını alıyor,üzücü.
Filmde" fazlasıyla argo ve küfür vardı" söylemine gelirsek ,bunun tamamen arz talep meselesi olduğunu düşünüyorum.Küfür vardı ,küfürle güldürmüş diyen adamla, küfürlere kahkalar atan adam aynı kişi. İronik ama doğru:) Cem yılmaz'ın da bir söyleşide belirttiği gibi; malesef Türk seyircisi komplike bir seyirci..Bence de çok yerinde bir gözlem...
Sanırım önce bizler seyirci olarak neye güldüğümüze yada neyi sevdiğimize karar vermeliyiz.

8 Şubat 2010 Pazartesi

Bin Muhteşem Güneş (Khaled Hosseini)

Sizlere evvel zaman içinde okuduğum,zihnimde tat bırakan ve gecikmeylede olsa bahsetmek istediğim enfes bir roman var;"Bin Muhteşem Güneş" . Çoksatar Uçurtma Avcısı romanının yazarı Khaled Hosseini yine zihinlere ve yüreklere iz bırakan ikinci romanı "Bin Muhteşem Güneş"le karşımıza çıkıyor. Okumaktan sıkılmayacağınız keyfli anlatımı ve şaşırtıcı olay örgüleriyle yazar, ikinci romanında da başarılı ve okuyucu açısından doyurucu bir performans sergilemiş.
Kitabın konusu özetle ;Roman, Afganistan'ın sovyet işgali ile başlayan ve şeriat rejiminin uygulanmasına kadar süre giden zaman diliminde, aralarında 20 yaş bulunan Meryem ve Leyla'nın trajik öyküsü ve enteresan bir şekilde bu iki kadının yollarının kesişmesi üzerinden anlatılıyor. Meryem baba sevgisinden mahrum, baba aşkı içi bir çok badireyi göze alan bir kızdır ,ama nerden bilebilir ki bu aşk onu bir trajedyanın içine sürükleyecek.Leyla ise kültürlü bir babanın kızıdır.Annesinden hiçbirzaman istediği şevkati göremez,çünkü şehit düşen abilerinin izleri ve hüznü annesinin peşini asla bırakmaz.Ve Tarık vardır Leyla için tek dostu Tarık.... İşte bu hayatlar beklenmedik bir yerde,beklenmedik bir şekilde keşişir. Savaş sonrası Afganistan'da dram daha bitmemiş hatta yeni başlamıştır.......
Enfes, okuyun dememe gerek yok sanıyorum ama yinede okuyun :)...
Sevgiler....

19 Ocak 2010 Salı

67.Altın Küre Ödüllerinde Kırmızı Halı'nın Şık ve Rüküşleri

1. Kırmızı Halı'nın Yıldızları
2. Şık Görünenler.

3.Rüküşler.


67.Altın Küre Ödül Töreni pazar gecesi Hollywood Yabancı Basın Derneği Tarafından düzenlenen organizasyonla sahiplerini buldu. Yağmurlu havaya aldırmayan yıldızlar herzaman olduğu gibi bizlere kırmızı halıda bir kıyafet şöleni yaşattılar. Gelelim gecenin kıyafet seçimleriyle kazanan ve kaybedenlerine..Ben kendi beğenime göre bir sıralama yaptım. Benim için gecenin yıldızı straplez ,pudra rengi Versace elbisesiyle Christina Aguilera'dı. Ardından iddialı ve seksi Valentino elbisesi ve Versace sitlettolarıyla Jennifer Aniston'ı gecenin en şık ikinci kadını olarak sıralayabiliriz. Gecenin üçüncü en şık kıyafeti olan lila rengi Elie Saap tasarımı zarif elbiseyi Fergie büyük bir ustalıkla taşımayı başarmış.
Gelelim ikinci üçlemeye; Penelope Cruz bandaj detaylı Giorgio Armani Prive elbiseyle oldukça şık görünüyor. Sandra Bullock Bottega Venetta mor elbisesi içinde yine gecenin şıklarından olmayı başarmış.Heidi Klum saçlarının bakımsızlığına rağmen su mavisi Roberto Cavalli elbise'nin içinde yine gözüme zarif ve şık görünenlerden olmayı başardı.
Rüküş olarak adlandırdığım grubun hatası hemen hemen aynı diyebiliriz.Kumaş cins ,renk seçilen elbiselerin tarzlarıyla uyum gösteremeyince ortaya gözü rahatsız eden kaba ve biçimsiz bir görüntü çıkmış. Zaten Kate Hudson ve Anna Kendrick aynı modacıyı (Marchesa) tercih ederek aynı hataya düşmüşler.
Evet benim kırmızı halı seçimlerin bu yönde oldu.Katılan yada kendi sıralamasını söylemek isteyenler fikirlerinizi merak ediyorum....

11 Ocak 2010 Pazartesi

Avatar'daki İlginç Detaylar

Dün gece sonunda bizde meşhur Avatar'ı izleme onuruna nail olabildik.Üç haftalık yer bulamama sıkıntısından sonra sonunda yer bulabilmiş olmanın haklı sevinci bize yetti de arttı diyebilirim.Tabi şunun altını çizmeliyim ki normal gösterime elbette yer vardı fakat benim 3D sevdam bizi beklemek durumunda bıraktı.Ama iyikide beklemişiz çünkü bu film 3D'li izlenmeyi kesinlikle hak ediyor. Muhteşem efektler, muhteşem konu.. İzlediğim en iyi bilimkurgu diyebilirim.Ben bayıldım filmdeki mistik unsurları saçma bulmaktan ziyade akılcı buldum.Mesela tabiatın bir döngüsünün olduğunun ve kendisi koruması gerektiğinde bunu en iyi şekilde yapabileceğinin vurgulanması şahaneydi.Örneğin; olağanüstü kuşlar sahnesi,tıpkı bizim kutsal kitabımız Kuran'ı Kerim'de geçen Fil Vak'ası ve Ebabil hikayesini çağrıştırıyordu.Ve ilginç olan bişiy daha Navi ırkı hayvanları avladıklarında onlara acı vermemek için şah damarlarından öldürüp,dua ediyorlar,tıpkı bizim inancımızda olduğu gibi...Ve pek tabi Ruhlar ağacı dedikleri kutsal yer ve bizim Kabemiz...Yani filmin yönetmeni James Cameron Kuran'ı Kerim'i okudumu bilinmez ama esinlenmeler ortada ve müthiş bir film izlememek kayıp olur demekten başka birşey kalmıyor bana...
Sevgiler...

3 Ocak 2010 Pazar

Amin Maalouf ve Üç Roman; SEMERKANT, DOĞUNUN LİMANLARI, AFRİKALI LEO


En sevdiğim yazarlardan Lübnan doğumlu, toplum bilimci ,araştırmacı gazeteci yazar ve pek çok ödüllü kitabın sahibi "Amin Maalouf'"un eserlerinden bahsetmek istiyorum sizlere. Bu buram buram tarih ve macera kokan romanları her tarihsever gibi bir çırpıda, soluksuz okuduğumu itiraf etmeliyim.Öncelikle şunu söylemeliyim ki romancının anlatımı ve dili öyle yalın ve öyle anlaşılır ki sizi sarıp sarmalıyor ve romanı biran önce bitirme şevkiyle doluyorsunuz.
SEMERKANT; Doğu'da İran'da Ömer Hayyam'ın Rubaiyyat'ının çevresinde dönen iki öykü yer alıyor romanda. Titanic' le birlikte sular altında kalan Rubaiyyat'ın izini süren Amerikalı bir gazetecinin binbir gece masallarını aratmayan enteresan serüveni sizi büyülüyecek. Bir elyazmasının ve İran'ın tarihini birde Amin Maalouf'un gözünden okuyun. Benden bu romana tam not...
AFRİKALI LEO: Bu romanı arka kapak yazısıyla tanıtmak istiyorum;Afrikalı Leo gerçek bir yaşam öyküsünden çıkarılmış düşsel bir yaşam öyküsü:"Bir berberin sünnet ettiği, bir Papanın vaftiz ettiği "Hasan ibn Muhammed el-Vezzan ez-Zeyyati alias/ nam-diğer Giovanni Leone de Medici'nin, Leo Africanus yani Afrikalı Leo'nun öz yaşam öyküsü, yazmış olsaydı yazacağı gibi...Amin Maalouf bu romanında da diğerlerinde olduğu gibi tarihten olağanüstü bir halı dokuyor. Bir uçan halı..
Kitaptan alıntı: "Bedevi bir kadına en çok hangi çocuğunu seviyorsun? sormuşlar.Kadın şöyle yanıtlamış;
-Hasta olanı iyileşene kadar, en küçüğü büyüyene kadar,yolda olanı eve dönene kadar."
-Aşk bir kuyununkıyısında susuzluktur.Aşk çiçektir, meyve değil.
-Dünya öyledir ki çoğu zaman kusur erdemin bir koludur."En iyi eylemler en kötü nedenler uğruna, en kötü eylemler en iyi nedenler uğruna gerçekleştirilir."
Okuyun, okuyun, okuyun diyorum:)
DOĞUNUN LİMANLARI: Osmanlığı impataratorluğuna dayanan bir babanın ve yahudi bir annenin oğlu olan Kitabdar adlı hayali bir adamın hayat öyküsü üzerinden anlatılan tarihi roman bu yüzyılın başını ve bir insanın tarjik öyküsünü konu alıyor.Kitapta ırk ayrımının yanlışlığı ve insanların dil, din ve ırk gözetmeden kardeşçe yaşamasının gerekliliği vurgulanmış. Yine bir gecede bitirelebilecek eşsiz bir Amin Maalouf yapıtı.
Bu üç romanı tarih ve macera severlere kesinlikle tavsiye ediyorum. Ben hiç tereddütsüz okunması gereken romanlar kategorisine dahil ettim bile..
Sevgiler....

1950'ler ve Reklamlar

Elimde olan tam yarım asırlık bir dergiden alınmış reklam kupürünü, biraz gülümsemek adına sizlerle paylaşmak istedim.1953 yılına ait "Yelpaze" dergisinde çıkmış olan bir biryantin reklamı.Okuyunca insan epey sesli gülümsüyor doğrusu ve arkasından "aman Tanrım bu nasıl bir nezaket" diyiveriyor. Saçlara zevki selim dairesinde kat'i parlaklık gibi bir betimlemlemeyle reklam sloganı olurmuymuş demeyin, 1950'lerde pekala oluyormuş. Benim çok hoşuma gitti, sizide gülümsetmesi dileğiyle...